The Batman filminde kötü adam Penguen’i canlandıran ünlü oyuncu Colin Farrell çok özel açıklamalarda bulundu.
Colin Farrell röportajına gelin birlikte bakalım!
Rol teklifi nasıl geldi?
Colin Farrell: Menajerim aradı ve The Batman’in yapılmakta olduğunu bilip bilmediğimi sordu. Bir sonraki Batman filmini Matt Reeve’in yöneteceğini ve benimle Penguen rolü için konuşmak istediklerini söyledi, ki bunun düşüncesi bile beni çok heyecanlandırdı.
Bu karakterin ve Matt’in hikaye yaklaşımının hangi yönü seni projeye çekti?
Colin Farrell: Oyunculuk benim mesleğim ama aynı zamanda içimde hâlâ hayatta ve sağlıklı olan, zaman zaman eğlencenin rahatlığını arayan devasa bir çocuk var. Ve yine de bir erkek olarak bu çocuğun küçüklüğünde ya da ergenliğinde sevdiği şeylere de ilgi duyuyor. Ayrıca, ben, Adam West’in Batman ve Burgess Meredith’in de Penguen’i canlandırdığı televizyon dizisini izleyerek büyüdüm. Bunun yanı sıra, Tim Burton’ın ilk Batman’ini, Penguen rolünde Danny DeVito’yu ve Kedi Kadın rolünde Michelle Pfeiffer’ın yer aldığı sonraki Batman’i [Geri Dönüyor] de sevdim. Bu yüzden haberi duyduğumda, Penguen kadar ikonik bir karakteri hayata geçirme, böyle bir karaktere yaklaşabilme düşüncesi beni çok heyecanlandırdı. Matt Reeve’in çalışmalarını ‘Cloverfield’ ve ‘Let Me In’den ve sonra Ape filmlerinden biliyordum. Matt olağanüstü bir sinemacı. O, gerçekten de fedakarca dehayı ticari eğlence anlayışıyla birleştiren ender sinemacılardan biri. Ve kitleler için filmler yapıyor fakat bunu yaparken herhangi bir duygusal ya da psikolojik zeka ya da özgünlükten ödün vermiyor. Bu yüzden projeyi duyduğumda çok mutlu oldum. Sonra senaryoyu okudum ve Matt’le buluştum.
Bu film, Batman’in, deyim yerindeyse, kariyerinin ilk zamanlarında geçiyor; dolayısıyla, Penguen, daha doğrusu Oz için de aynısı söz konusu. Bu durum sana karakterin daha önce sinemada görmediğimiz bir versiyonunu sunma fırsatı tanıdı.
Colin Farrell: Evet. Yani filmde Penguen olarak anılıyor ama senaryoda bu takma addan haz etmediği özellikle açıkça ifade edilmiş. Henüz somutlaştırdığı bir şey değil. Ona doğru adım atmış değil. Bunu hiç benimsiyor mu bilmiyorum. Uyum sağladığı ve kabul ettiği bir şey olup olmadığını bilmiyorum çünkü bunun insanlarda korku uyandırabileceğini anlıyor. Ama burada Oz olarak var ve yükselişte olan biri; en azından kendini böyle görüyor. Bir suç örgütü içinde çalışıyor ama örgütün tepesinde değil. Yani aslında John Turturro’nun oynadığı tepedeki adam Falcone’a yakın ama sağ kolu olup olmadığından emin değilim. Öyle olmasa bile, sağ kolu olmaya oldukça yakın. Matt’le yaptığım konuşmalara göre, Oz kendi korkuları ve umutları, kendini başarılı kılma konusunda ruhunun derinliklerinde yanan hırsları olan karmaşık bir karakter. Çok mütevazi kökenlerden geliyor. Derin bir hırsı olup şiddet dünyasında yaşayan herkes gibi o da tehlikeli. Sanırım tehlikeli bir adam.
Öyle göründüğü kesin. Karakteri fiziksel olarak bulma konusundan biraz söz edebilir misin? Filmde olağanüstü görünüyorsun.
Colin Farrell: Mike Marino makyaj üzerinde çalışıp yüzü tasarladığında, Oz’un yüzü hemen hemen ortaya çıktı. Bunun haricinde, senaryo, ayrıca sonrasında Matt’le Oz’un arka hikayesi ve muhtemelen nereye doğru gittiği hakkında konuşmalarımız sayesinde karakterle ilgili her şey benim için inanılmaz heyecan verici birer ihtimal haline geldi. Senaryoyu ilk okuduğumda, içine nasıl gireceğimden ya da onunla ne yapabileceğimden emin değildim. Ama dediğim gibi Matt’le konuşmalarımız ve ardından Mike Marino’nun yaptığı olağanüstü işi görünce Oz hemen canlandı.
Aksanı ve sesi de. Ses, performansını nasıl etkiledi, içinde o sesi nasıl buldun?
Colin Farrell: Şu ana kadar yedi ya da sekiz filmde birlikte çalıştığım bir aksan koçum var. Adı Jessica Drake ve harika biri. O benim başımın belası, ama böyle olması için para alıyor (Gülüyor) . Bana ayırdığı zaman, gösterdiği ilgi için, ayrıca yaptığımız aksan çalışması için ona çok minnettarım. Bence aksanın başarılı olması için aksan koçunun birlikte çalıştığı kişide neyle karşı karşıya olduğunu bilmesi gerekiyor; konu sadece sesler ve diyalekt değil. Karakterin sosyoekonomik arka planını, kişinin duygusal ve psikolojik arka planını da araştırıyorlar —çünkü hepimiz sadece coğrafi olarak büyüdüğümüz yerin sonucu olan sesler değiliz. Bu, bir aksanın en belirgin yönünü belirler ama ses çıkarma şeklimiz aynı zamanda kendimizi ve tonlamamızı ifade etme şeklimizdir… Bütün bunlar bir aksan tasarımında rol oynar.
Ve tabii ki bütün bunlar psikolojiden, duygudan ve buna benzer şeylerden kaynaklanıyor. İşte bu yüzden Jessica muhteşemdi, harika bir kaynaktı. Onunla birkaç ay çeşitli sesler üzerinde çalıştık ve denemeler yaptık çünkü belirli bir talimat yoktu. Kendi aksanımla oynayabileceğimi söylediler. Çeşitli nedenlerden ötürü bunun bir hata olacağını düşündüm. Ayrıca, dediğim gibi, Jessica ile daha önce de çalışmıştım. Sonra Warner Bros.’da Mike Marino ve ekibi, gardırop departmanı, kız kardeşim ve oğlumla birlikte bir gün geçirdik. 20 yıllık sinema hayatımda geçirdiğim en büyülü günlerden biriydi gerçekten de. Çünkü ben gerçekten… Yani, 20 yıldır perdenin arkasını, kameranın arkasını görüyorum. Buna biraz alışıyor insan. Bunu adet edinmemeye çalışıyorsun ve bundan istifade etmiyorsun ama alışıyorsun. Bir şekilde tanıdık geliyor ve bu nedenle büyüsünü biraz kaybediyor. O gün ise sihirliydi. Işınlandım ve… Hepimiz oradaydık ve biraz gergindik ve hepimiz biraz heyecanlıydık ve çok fazla insan vardı, oradaki 20 kişiden biriydim… Yani, bundan sonra oynayacağım hiçbir karakter için, hele hele şimdiye dek oynadıklarımdan kesinlikle hiçbiri için, bu karakter üzerinde olduğu kadar az sahiplik iddiam olamaz diye düşünüyorum ama bunu kendim için sorun etmedim (Gülüyor). Ama o gün işler devam ederken, ses ilk kez çıktı ve eğlenceliydi.
Maske ise… böyle bir maskenin arkasına böylesine derinden gizlenmek çok güçlü bir şey. Gerçekten güçlü. Aslında biraz kısıtlayıcı veya sınırlayıcı olacağını düşünmüştüm ama tam tersi oldu. Mutlak bir özgürleşmeydi. Yani sesi ilk defa o gün duydum. Ses içimden çıktığında, etrafta gezindim ve bu iyi hissettirdi. Her şey bir fikir ve soyutlama olmaktan çıkıp Oz olmaya dönüştü.
Sinemaseverlerin bu filmi izlediklerinde ne deneyimlemesini umuyorsun?
Colin Farrell: Matt çok çalıştı. Filmin ona büyük başarı getirmesini umarım.
Ben de öyle! Zaman ayırdığın için çok teşekkürler.
Colin Farrell: Ben de çok teşekkür ederim.
The Batman 4 Mart’ta sinemalarda! Batman Pizza ise Türkiye’de ilk defa ve yalnızca Little Caesars Pizza’da!
Warner Bros. iş birliği ile Batman logosundan esinlenerek hazırlanan özel sarımsak soslu, içi enfes mozzarella dolgulu calzone kenarlarıyla, sucuklu orta boy Batman Pizza 43,90 TL
Hemen sipariş ver günün kahramanı sen ol!